13 Temmuz 2012 Cuma

Yararlanılan kaynaklar:


Hamilton, Edith. Mythology. Canada: Penguin, 1942.


Estin, Colette and Helene Laporte. Yunan ve Roma Mitolojisi. Ankara: Tübitak, 2002. 


Başvuru Kitapları: Mitoloji. İstanbul: NTV, 2010.

Mitoloji’deki ilginç konulardan bir diğeri de çeşitli cezalara tabi tutulan sıradan karakterlerdir.  Ancak bu cezalar, Tartaros adı verilen yer altı tanrısı olan Hades’in krallığını sürdürdüğü yerde gerçekleşen alışık olmadığımız türdendir. Bu karakterleri ve cezalarını şu şekilde ifade edebiliriz:


Tantalos: Tantalos, Zeus’un oğlu ve Sipylos kralıdır. Tanrılar bir gün onu yalnızca ölümsüzlerin katılabildiği bir yemeğe davet ederler; fakat Tantalos’un onlara kötü bir sürprizi vardır: keserek öldürüp pişirdiği oğlu Pelops. Bunu tanrıları küçümsediğini göstermek için yapmıştır. Tanrılar bu durumu fark ettiğinde Tantalos elbette cezasız kalmayacaktır. Bu durum fark edildiğinde Tantalos’u ölüler diyarında olan Tartaros’a gönderirler ve onu en büyük cezalardan olan açlık ve susuzluğa mahkum ederler. Tantalos bir gölde yaşar, bu gölün hemen yanı başında da bir meyve ağacı vardır, ancak Tantalos susadığında su içmek için eğildiğinde gölün suyu toprak tarafından çekilir, acıktığındaysa meyve dallarına yetişmek için uzanır ancak bir rüzgar ağacın dallarını uzaklaştırır. Tantalos, su ve yiyecek yakınında olmasına rağmen bunlara hiç ulaşamayacak, ömür boyu aç ve susuz yaşayacaktır. Tantalos’un pişirdiği oğlu Pelops ise tanrılar tarafından yeniden diriltilir.


“Thus he stood forever, his undying throat always athirst, his hunger in the midst of plenty never satisfied” (Hamilton 237).



The Danaids: Danaids, kral Danaus’ün 50 tane kızına verilen isimdir. Hepsi Nil Nehri’nin yakınında yaşamaktadır. Bu kızların hikayeleri kendileriyle evlenmek isteyen 50 tane kuzen ile ilgilidir. Danaidler amcalarının oğullarıyla evlenmek istemezler, ancak bir şekilde hepsi de onlarla evlenmek durumunda kalırlar. Ancak bu kızların evlilik günlerinde babaları Danaus da onların kuzenleriyle evlenmelerini istemediğinden her birine damatları öldürmelerini tembihler ve onlara hançer verdiği görülür. Danaus’un kızlarından Hypermnestra hariç hepsi kocasını öldürür. Hypermnestra’nın Lynceus’u öldürmemesinin sebebi ise ona kıyamaması veya Lynceus’un Hypermnestra’nın bekaretini koruma isteğine saygı göstermesi olarak gösterilir. Kocasını öldüremediği için, Hypermnestra, babası Danaus tarafından hapse atılır, tabi Hypermnestra sonradan kurtulacak ve Lynceus ile mutlu bir beraberliği olacaktır. Geriye kalan 49 suçlu kız ise ölüler diyarında bir cezaya çarptırılır: onlar büyük kaplara su doldurmakla yükümlüdürler, ancak bu kapların altları büyük deliklerle doludur, yani sonsuz bir çaba anlamına gelen bir cezaya çarptırılırlar. Kapları ne kadar doldurmaya çalışsalar da su hep boşa akacaktır.




Sisyphos: Sisyphos, Korint kralıdır. Bir gün bir genç kızı kaçırmakta olan olağanüstü bir kartal görür, gördüğü kendi kızı Aegina’dır. Sisyphos bunun sorumlusunun çapkınlığıyla meşhur tanrı Zeus olduğunu düşünür ve Sisyphos’un kendisinden şüphelenmesi elbette tanrı Zeus’u çok kızdırır. Zeus ona ömür boyu çekeceği bir ceza vermek ister, onu ölüler diyarı Hades’de büyük bir kayayı bir tepenin üzerine çıkarmakla görevlendirir, ancak her seferinde Sisyphos’un yukarı taşıdığı kaya geri düşecektir ve Sisyphos sürekli aşağı inip kayayı tekrar yukarı çıkarmak zorunda kalacaktır. Sisyphos’un uğraşı, günümüzde de anlamsız çabalama, bir sona ulaşılmayacağını bile bile yine de bir amaç uğruna başarmaya çalışmanın temsilidir. Ayrıca Sisyphos’un kızının ismi Aegina, Yunanistan’ın en güzel adalarından birine verilen isimdir.


“Her iki kolu koskoca taşı destekliyordu; ama tam tepeye varır varmaz birdenbire bir kuvvet taşı düşürüyor ve taş aşağıya yuvarlanıyordu” (Homeros, Odysseia)



Iksion: Iksion, Lapit kralıdır ve aynı zamanda tanrı Ares’in oğludur. Iksion, Dia ile evlenir ve onun babasına çok değerli bir evlilik hediyesi vaat eder, ancak bu vaadini yerine getirmez. Iksion bununla da kalmaz, Dia’nın babası Deioneus’u Larissa’da düzenlediği bir ziyafete davet eder. Bu davetin amacı Deioneus’dan özür dilemek değil onu ateşten oluşan bir yatağa bağlayıp vahşice öldürmektir. İşlediği bu suçun ardından Iksion suçluluk hisseder, ancak komşuları bile Iksion’un bu ihanetini lanetleyerek onun affedilmesi için gereken törenleri yerine getirmeyi reddederler. Yunan mitolojisinde Iksion ilk akraba katili olarak kabul edilir ve tabi ki toplum tarafından dışlanır. Ona tek acıyan Zeus’dur, ancak Iksion, Zeus’a da ihanet etmekten kaçınmaz. Birlikte yedikleri bir yemek sırasında Iksion, Zeus’un karısı olan Hera’dan çok etkilenir ve masanın altından birbirlerine dokunmaya çalışırlarken Zeus onları fark eder. Önce karısı Dia’nın babasını katletmesi ve ardından tanrı Zeus’un karısı Hera’ya göz koyması Iksion’un kaçınılmaz sonunu hazırlar. Zeus onu derhal Olympos’dan kovar ve Hermes’e, Iksion’u sürekli dönen, kanatları olan ateşten bir tekerleğe bağlamasını emreder. Böylece Iksion ceza olarak hiç durmayan ateşten bir tekere bağlı olarak hayatına devam eder.